Arkansaslı Bayan Sonora Louise Smart Dodd’un babası olan 1889’daki iç savaşın veteranı William Jakson Smart için buluşu olan ‘Babalar Günü’, son yıllarda büyük burukluğa neden olan bir gün olarak karşımıza çıkıyor.
Ne yazık ki, coğrafyamızda yaşanan büyük acıları çoğunlukla yetim kalan küçük çocuklar yaşıyor. Sadece Irak işgalinden geriye kalan yaklaşık beş milyon yetimin varlığını dünya skalasına yerleştirdiğimizde karşımıza 170 milyonluk ürkütücü bir yetim nüfusu ortaya çıkıyor. Bütün bunları vizörün kadrajına almaya kalktığımızda milyonlarca yetimin devasa görüntüsü önümüze çıkacağı muhakkaktır.
Osmanlı Devleti’nin de son dönemdeki kanayan yarası hiç şüphesiz ki ,“Eytâm-ı Şüheda” idi. Konunun önemine binaen, “Eytâm Nizâmnâmesi” bile hazırlanmıştı. Osmanlı’da “Emvâl-i Eytâm” da büyük önem oluşturuyordu. Çanakkale, Geliçya, Yemen, Trablus Garp, Sina, Filistin, Şam, Basra, Bağdat, Kudüs, Rumeli gibi geniş spektrumlu coğrafyanın dört bir tarafında verilen şehitler, arkalarında milyonlarca yetim bırakıyordu.
Bir asırdan beri ‘kan merkezli’ bir coğrafyadan ‘can merkezli’ bir coğrafyaya bir türlü geçiş yapamadık şimdiye kadar. Soluklanamadık doğrusu. En acısı ise, Müslümanın Müslümanı katlettiği bir dönemde hala bu ateşi söndürebilecek adımların atılamaması vicdanları sızlatıyor. Alan hâkimiyeti uğruna yeni mevzi arayışları sürerken, bizleri bekleyen korkunç sonu ise görmezden gelmeye çalışmak işin vahametini daha da artırmaktadır.
Hiç şüphesiz Sir David William Fraser’in ‘Savaşlar ve Gölgeler’(Wars and Shadows) kitabını okurken, gündem ve aktörlerin aynı olması bizleri hiç şaşırtmadı. Gerçekten “kan merkezli” bir coğrafyanın sakinleri olarak yarın neye uyanacağımızı bir türlü kestiremiyoruz artık.
Aslında bu ölüm makinaları bizlere çok yabancı. Ama tetiği çekenler ve vekâlet savaşı(Proxy war) veren güçler ise bizden. Vekâlet savaşçıları can alırken de bizden can alıyorlar. Can verirken de bizden can veriyorlar. Kanı kanla temizlemenin asla mümkün olamayacağı artık bilinmesi kaçınılmaz bir gerçektir.
İslam coğrafyası ne yazık ki tabir caiz ise, kan gölü ve kevgire dönmüşken, bunun sonucu ortaya çıkan ‘kan ve gözyaşı’ içerisinde asla bir daha geri gelmeyecek olan babalarının yolunu umutsuz bir bekleyiş içerisinde gözetlemeye çalışan çocukların yürekleri dağlayan acıları ortadadır.
Bugün büyük bir özenle kutlanmakta olan ‘babalar günü’nünde, Thomas Harris’in; ‘Kuzuların Sessizliği’ kitabında söz konusu edilen Hannibal Lecter’in hastalıklı zihniyetinin derinliklerindeki psikolojik sorunların benzer uygulamalarının iyi irdelemesi gerekir düşüncesindeyiz.
Aslında ‘İç Savaş’ kahramanı olarak lanse edilmeye çalışılan William Jakson Smart’ın hangi kıstaslar esas alınarak ‘Babalar Günü’ için rol model seçilmiş olmasının da iyi irdelenmesinde fayda görüyoruz.
Ezcümle, Atlantik üzerinden 100.000 Afrikalı kölenin taşınmasından sorumlu olan Royal African Şirketi’nin üst düzey yöneticisi olan ve 1680-1692 yılları arasında köle ticareti sayesinde büyük servet sahibi olan Edward Colston’un Bristol Limanı’nda yer alan heykeli sökülüp atılırken, kim bilir kaç çocuğun yetim kalmasından sorumlu olması kuvvetle muhtemel olan savaş veteranı William Jakson Smart adına ‘Babalar Günü’nün her yıl büyük özenle kutlanmakta olmasını anlayabilmek pek mümkün olmasa gerek.
Arkansaslı Sonora, şu anda hayatta olsa ve dünyanın yedinci büyük nüfusunu oluşturan ‘babasız yetim çocukları’ için ne düşünürdü ki acaba?
Doğan BEKİN