Türkiye’nin, Yunanistan’ın Doğu Akdeniz’deki On iki Adalardan olan 7.3 kilometre kare yüzölçümüne sahip Meis( Magisti) adasının doğu ve güneyinde deniz yetki sınırlamasına bağlı olarak NAVTEX ilan etmesi tek kelimeyle Yunanistan’ın uluslararası deniz hukukunu hiçe sayan bir anlayışla Rodos adasının MEB alanını MEIS adasının MEB alanıyla birleştirme girişiminin bir sonucudur.
Yunanistan’ın, MEİS adasının ‘ana kara’ gibi MEB(Munhasır Ekonomik Bölge) alana sahip olduğunu iddia etmesi tamamen Türkiye’nin haklarını çiğnemeye yönelik beyhude bir girişimdir.
Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki mevcut hak ve hukukunun Yunanistan tarafından düşmanca bir yaklaşımla erozyona uğratılarak ortaya çıkabilecek kaos ortamıyla çözüm yollarını tıkamaya yönelik Avrupa Birliği oryantasyonlu politik yaklaşımlı adımların hiçbir sonuç veremeyeceği bir vakıadır.
Doğu Akdeniz’de deniz yetki sınırlaması özelinde Türkiye’yi dar bir alana sıkıştırıp tecrit ederek ‘çift sarmallı’Doğu Akdeniz hâkimiyeti projesini Fransa ile birlikte yürürlüğe koymaya çalışan Yunanistan’ın bu planının yeni bir kaostan öteye gidemeyeceği ve Kıbrıs konusunda olduğu gibi bu yolla hiçbir sonuç elde edilemeyeceği gayet aşikârdır.
Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki hayati çıkarlarının tam anlamıyla korunması ve sorunların yapıcı ve kalıcı biçimde çözümü, güven ortamının yeniden tesisi yolunda atılacak adımları önemsediğimizi ifade etmek istiyoruz.
Keza Doğu Akdeniz’de Türkiye’nin çıkarlarını görmezden gelen, barış ve çözüm yollarını akamete uğratmaya yönelik tek taraflı, çarpıtıcı ve uluslararası deniz hukukunun hükümlerini hiçe sayan, salt Avrupa Birliği’ni arkasına almak suretiyle dayatmacı bir anlayışla ‘uluslararası hukuksuzluk’ ortamı oluşturan Yunanistan’ın bu tutumu hiçbir gerçek ve gerekçeyle bağdaşmamaktadır.
Ne yazık ki Yunanistan,Kıbrıs konusunda olduğu gibi Doğu Akdeniz konusunda da uluslararası gerçeklerden uzak, öznel çıkarları doğrultusunda izlediği ‘Megalo İdea’ anlayışlı retorik söylemlerle adeta çözüm değil, çözümsüzlük politikalarla Türkiye’yi yalnızlaştırma çabası içerisindedir.
Kıbrıs konusunda olduğu gibi, Doğu Akdeniz’de de Türkiye ve KKTC’nin hak ve hukuklarının sonuna kadar korunması hususundaki politikamız gayet sarih ve açık olduğunu ve Türkiye’nin çıkarlarına yönelik her türlü tavizkar politikaların karşısında olduğumuzu bir kez daha açıkça ifade etmek isteriz.
Ezcümle, Yeniden Refah Partisi olarak; Doğu Akdeniz’de güven ortamının yeniden tesisi, bölgesel istikrarın sağlanması yolunda sorunların karşılıklı hak ve hukuk bağlamında kalıcı olarak çözüme kavuşturulması ve ‘Le Dar ve Le İndar’(Ne Zarar ver, Ne de Zarar Gör) retoriği gereği çözüm odaklı atılacak adımları önemsiyoruz.
Yunanistan’ın, Kıbrıs örneğinde olduğu gibi, Doğu Akdeniz’de de Türkiye’ye karşı hasmane bir tutumla saldırgan bir dış politika ortaya koymasını hiçbir şekilde tasvip etmediğimizi ve Türkiye’nin ali çıkarlarının her zaman yanında olduğumuzu vurgulamak isteriz.
Doğan Bekin
Yeniden Refah Partisi
Genel Başkan Yardımcısı