Eskiden Şeyhanlı Hafız Hacı Şeyhmus ve Hafız Halef adlı iki âmâ derviş (Dengbej) Mardin’in “Suk el Bakar” çarşısını mekân edinmişlerdi kendilerine. Her ikisi de birer ser hanende olarak dükkânların önünde bağdaş kurup, arabana(def) ile parmak uçlarıyla usul tutup, Kürtçe ilahiler söyler, herkes de onları büyük bir huşu içerisinde dinler ve gönüllerinden ne koparsa onlara yardım yapmaya çalışırdı. Okudukları ‘Can can can tu canî’, ‘Talae el Bedru Aleyne’, ‘Sultan Şeyhmus’, ‘Kani Muhammed Mustafa’ gibi ilahiler onları yakından izleyenler üzerinde büyük heyecan uyandırıyordu. Bizler de sırf onları dinleyebilmek için işimiz olmadığı halde çoğu kez Suk el Bakar’ı uğrak yeri yapar, onları bir müddet dinledikten sonra yolumuza devam ederdik.
O asil Mardinli dükkân sahipleri de bu engelli çifte büyük hoş görü örneği gösteriyorlardı. Kendilerine “hafız” diye hitap edilirdi çoğu kez. Bunlardan Dengbej Hafız Halef’in hakkın rahmetine kavuşmuş olduğunu öğrendim ve gerçekten çok üzüldüm. Dengbej Hafız Hacı Şeyhmus’u ise Sultan Şeymus’ta gördüğümde bir masada oturup karşılıklı çay içtik ve eski günleri yâd ettik beraberce.
Mardin’in o günlerini birer film şeridi gibi kapalı olan gözleriyle değil, açık olan kalp gözüyle anlattı birer birer. Anlattıkça da o tertemiz yüreği duygu seline kapıldı sanki.
Sohbetimiz sırasında bana dönerek söylediği bir söz çok duygu yüklüydü:” Eğer Mardinliler haklarını helal etmeseler, cennette girmemiz asla mümkün değildir” diyordu Hafız Hacı Şeyhmus. Neden diye sorduğumda verdiği cevap çok ilginçti: “Yıllarca Mardinli esnaflara engel olacak derecede rızık kapılarının önünde saatlerce arabana çalardık ama hiçbir Mardinli esnaf, bırakınız engel olmayı, kırıcı olabilecek bir söz dahi söylemedi bizlere. Onun için üzerimizde büyük hakları var” diye sözlerini sürdürdü.
Bu davranış Mardinlilerin alicenaplığını, eşsiz misafirperverliklerini, insanlıklarını ve saygılarını göstermesi bakımından çok önemlidir. Çünkü bu dengbejler bereketleriyle gelirlerdi Suk el Bakar’a, önünde oturdukları dükkânlara da farkındalık,ss bereket ve canlılık getirirlerdi.
İnsani ve İslami değerlerle mücehhez Mardin esnaflarının o dönemler bu iki dengbej dervişe gösterdikleri hoşgörü ve anlayış duygusu asil bir hasletin ürünü olsa gerek.
Bizler de Hafız Şeyhmus ve Hafız Halef’i çok ama çok sevmiştik. Onlar Suk el Bakar’ın birer sembolü idiler. Onlar bize, biz onlara manevi bir haz ile Allah aşkına yar-ı meftun idik. Onun için metfun olsalar bile, Mardinlilerin eğer varsa hakları sonuna kadar helaldir onlara.
Doğan Bekin