istanbul manzara

Mıkveh Israel’den İsrail Devleti’ne …

‘Bütün Yahudiler birbirlerine karşı dayanışma içerisindedirler’, (Tousles İsraélite ssontsolidaireslesunsdesautres) anlayışıyla 1860 yılında Yahudi asıllı Fransız avukat, politikacı ve aynı zamanda Fransız Adalet Bakanlığı görevinde bulunan Adolphe Crémieux tarafından kurulan; ‘The Alliance Israélite Universelle’ (Evrensel Yahudi Birliği), kuruluşundan sekiz yıl sonra, 1868 yılında Filistin’i ziyaret eden ünlü Siyonist liderlerden Charles Netter, dönüşte İstanbul’a uğrar ve Sultan Abdülaziz’e müracaat ederek, Yafa’nın doğusunda bir ziraat okulu kurmak istediğini gayet masumane bir yolla iletir.
İstanbul’da mukim Yahudi asıllı kişiler gösterdikleri büyük çabalar sonucunda, 5 Nisan 1870 tarihinde Sultan Abdülaziz Han, Yafa’nın doğusunda bir ziraat okulunun kurulması için üç dönümlük bir araziyi bu kuruluşa tahsis eder.
Osmanlı Sultanı, eğitim amaçlı olduğu fehimiyle yurt dışından bu okul için
İthal edilen bütün zirai makine ve ekipmanların da her türlü gümrük rüsumu ve
vergiden muaf tutulmasını sağlar.
Siyonist lider Charles Netter, bu okulun tamamlanması için büyük gayret içerisinde olmuştur. Bu arada okulun tüm finansmanı, büyük ölçüde diasporadaki Yahudiler ve özellikle ünlü Siyonist Baron Edmond James de
Rothschild tarafından karşılanmıştır. Netter, bu okulun adını çok anlamlı ve
düşündürücü şekilde Yeremya kitabında geçen sözde Mikveh Israel (İsrail in
Umudu) sözcüğünden esinlenerek koymuştur.
1898 de Alman İmparatoru Wilhelm II, Filistin’e yaptığı ziyaret sırasında, kendisini ünlü Siyonist Theodor Herzl, Mikveh Israel adlı okulun kapısında karşılamış ve bu ziyaret daha sonra dünyaya farklı veçheden yansıtılmıştır.
Fransız kolonileştirme anlayışının temel taşı sayılan medeniyetleştirme misyonu (mission civilisatrice) hedefiyle kurulan bu okul,Filistindeki Yahudileri çok sıkı bir eğitimden geçirmek suretiyle, belirli bir aşamadan sonra, kendi düşüncelerini evolué etmeleri sağlanarak gerçek manada diasporadaki Siyonist düşünce atlasıyla aynı paralel düşünce içerisinde olmaları sağlandı.
Bütün bu dramatik gelişmeler yaşanırken, Filistin topraklarında yaşayan Yahudi sayısı ise yalnızca yirmi beş bin (25.000) civarında idi. Kendilerini Ha-Yishuv veya Old-Yishuv olarak adlandıran bu topluluk, Mikhev Israel’in gerçek kuruluş amacını anladıktan sonra, şiddetle faaliyetlerine karşı gelerek Filistinlilerle karşı karşıya gelmek istemediklerini ve kendi hallerine razı olduklarını dile getirmeye çalıştılar. Old-Yishuv’dan umutlarını tamamen kesen Siyonist liderler, 1882 yılında yeni başlatılan göç dalgası (aliyah) ile kendilerini New-Yishuv olarak adlandıran diaspora göçmenleriyle rahat bir nefes aldılar.
Yeni göç dalgasıyla gelen New-Yishuv göçmenleri, Kanuni Sultan Süleyman’ın
Kudüs’ün korunması amacıyla onardığı şehir surlarının dışına kadar gelerek Kudüs varoşlarında yeni yerleşim alanları oluşturmaya başladılar. Mikveh Israel, New-Yishuv olarak adlandırılan diaspora göçmenleri vasıtasıyla, 1948 İsrail’in kuruluşuna kadar çok aktif çalışma içerisinde oldu. Balkanlarda faaliyet gösteren dini ve misyoner okulları vasıtasıyla Osmanlı Devleti’ni yıkma planlarının bir benzeri, İsrail Devleti’nin kuruluşu için bu okulda uygulama alanı buldu.
İsrail’in ilk Başbakanı David Ben-Grion (Grün), 1870 de ziraat okulu kisvesi altında temeli atılan Mikveh Israel’in aslında İsrail Devleti’nin ana temel taşını oluşturduğunu defaten açıkça beyan etmiştir. El altından İsrail ile ilişkileri sıklaştıran, görünürde ise İsrail e karşı bir politika güttüğü izlenimini vermeye çalışan siyasetçilerin anlaşılan Mikveh Israel’den alacakları daha çok dersler olsa gerek.

“Şuşa Zaferi” İşgal Altındaki Toprakların Özgürleşmesinde Kilometre Taşı Olacak

Genel Başkan Yardımcımız Doğan Bekin, Dağlık Karabağ'ın kalbi konumundaki Şuşa şehrinin işgalden kurtarılmasıyla Ermeni işgal güçlerinin bir kopuş sürecine gireceğini ve bu zaferin işgal...

FRANSACUMHURBAŞKANI EMMANUEL MACRON KAŞ YAPAYIM DERKEN YİNE GÖZ ÇIKARDI

Macron, bir yandan Charlie Hebdo tarafından yayınlanan karikatürler konusunda İslam dünyasında yanlış anlaşıldığını ifade ederken, diğer yandan söz konusu karikatürleri mütecaviz bir tutumla ısrarla...

NECİP FAZIL KISAKÜREK VE ABDULLAH ÖCALAN

1980 öncesi Ankara Gölbaşı Sineması hınca hınç dolmuş , hepimiz Necip Fazıl Kısakürek’in , “Dünya Bir İnkılâp Bekliyor” konferansında vereceği mesajı sabırsızlıkla bekliyorduk.

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

22,159BeğenenlerBeğen
3,912TakipçilerTakip Et
0AbonelerAbone
- Advertisement -

“Şuşa Zaferi” İşgal Altındaki Toprakların Özgürleşmesinde Kilometre Taşı Olacak

Genel Başkan Yardımcımız Doğan Bekin, Dağlık Karabağ'ın kalbi konumundaki Şuşa şehrinin işgalden kurtarılmasıyla Ermeni işgal güçlerinin bir kopuş sürecine gireceğini ve bu zaferin işgal...

FRANSACUMHURBAŞKANI EMMANUEL MACRON KAŞ YAPAYIM DERKEN YİNE GÖZ ÇIKARDI

Macron, bir yandan Charlie Hebdo tarafından yayınlanan karikatürler konusunda İslam dünyasında yanlış anlaşıldığını ifade ederken, diğer yandan söz konusu karikatürleri mütecaviz bir tutumla ısrarla...

NECİP FAZIL KISAKÜREK VE ABDULLAH ÖCALAN

1980 öncesi Ankara Gölbaşı Sineması hınca hınç dolmuş , hepimiz Necip Fazıl Kısakürek’in , “Dünya Bir İnkılâp Bekliyor” konferansında vereceği mesajı sabırsızlıkla bekliyorduk.

KIBRIS’TA YENİ SÜREÇ VE BEKLENTİLER

KKTC’de yapılan ve Sayın Ersin Tatar’ın kazandığı cumhurbaşkanlığı ikinci tur seçimi, şüphesiz ki Doğu Akdeniz’de yaşanan son konjonktürel gelişmeler ışığında KKTC’nin geleceğini derinden etkileyecek öneme haizdir.

KKTC MARAŞ BÖLGESİNİN SADECE SAHİL KISMI DEĞİL, TAMAMININ İSKÂNA AÇILMASI GEREKİR

KKTC'nin Gazimağusa şehrine bitişik Doğu Akdeniz’in ünlü turizm beldesi sayılan ve 1974 Kıbrıs Barış Harekâtı sonrası ‘Hayalet Şehir' olarak adlandırılmaya başlanan Maraş, Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi’nin aldığı karar uyarınca hem yerleşime hem de iskâna kapatılmıştı. 13 Ağustos 1974 tarihinde nihayete eren İkinci Kıbrıs Barış Harekâtı sırasında Türk Silahlı Kuvvetleri tarafından kurtarılmış olmasına rağmen ne yazık ki, hala iskâna kapatılmış durumdadır. Oysaki Maraş bölgesinin Osmanlı vakıf mülkü olduğu belgelerle sabittir.

Pin It on Pinterest